İçeriğe geç

Pazar Yazıları – 0020

Yazmalıyım, inanmadığım tanrıya, inanmadığım ölümsüz dünyasına and olsun ki yazmalıyım! İran’lı bir meslektaşım var, gayet doğal sebeplerden dolayı ateist kendisi. Onlar ölünce cennete gideceklerini umuyor, biz ne yapacağız dedi bana bugün. Hiçbir şey, bizim için sadece hayat önemli ve hayata katabildiklerimiz, gerisi hiçlikten ibaret, inan bana bundan daha kötüsü olamaz dedim. Keşke reankarnasyon olsaydı dedi, inançsız olmanın kaderi de bu dostum, ama ben geleceğe sadece çocuklarımla sarkmayı kabullendim, ve geri kalan her şeyin de ebesinin amına kadar yolu var diyemedim tabi. Kimbilir belki de vardır dedim sadece. İstanbul’un lanetlerinden Halkalı’ya yolumuz düştü geçen hafta itibariyle. Ağaçlar bile sevimsiz anasını sattığımın yerinde. Zaten sadece göstermelik figür niyetine varlar orası öylede, bunlar kendiliğinden güzellik yaymayı bırakmışlar sanki. Ağaç lan bildiğin insana iç açıcı gelen şey, yeşil, kışın yapraksız, sevimli yani, balkonundan görmek isteyeceğin manzara işte. Yok arkadaş sanki Mordor’un karanlık dünyası, insanını geçtim, gerçekten ultra sevimsiz bir yer, de ağaç da mı varlığından bu kadar nefret eder arkadaş? Belki de kış sonrası yağmur mevsimi böyle hissediyorumdur ancak bastığı yerde ot bitmeyen Türk’ten sakınan Avrupalının bir bildiği varmış demek ki diyerek geçiştirelim bu konuyu. Halkalı’nın en güzel tarafı oradan ayrılarak metrobüse binmek olmalı, en kısa sürede uzaklaşmak için. Ama bu o kadar kolay değil dostlarım. Öncelikle Sefaköy denilen trafik sıkışıklığı azabından geçmeniz gerekiyor. İçinden geçerken sefasını geçtin köyünü eşşekler kovalasın diyebilirsiniz ve o size kalsın. Ama Mardin’de Sefa tepeleri diye bir mezra var, harbiden ceviz ağaçlarının altında sefasını sürebileceğiniz bir yer ama yasaklı, sadece asker ve teröristler girebiliyorlar oraya. Eskiden öyleydi, şimdi de öyledir. Bitmeyen kürt halayı diye bir şey var, üç gün önce bıraktığınız yerden devam eden, öyle bir şeydir, hep devam eder. Neyse bu Halkalı denilen çukurda bir de yeni ürün tanzim satış noktaları var ve durmadan anons geçiyorlar, sadece domates kaldı diye. Ablamız reisine şükrede şükrede domates sırasında bekliyor başörtülü başörtülü derken bir de ne göreyim. Meydana açılan plazalardan birinde on beş temmuz gaziler derneği ve altında vatanını milletini sevenler ibaresi. Üşenmedim resmini çektim. On beş temmuz vatana millete sevdalı gaziler derneği adı. Biz gavur uşağıyız top yekun, bunlar komple sevdalı. Lan ben artık bir şey demiyorum, lambada titreyen alev üşüsün gitsin bu saatten sonra…

Kategori:"Rastgele"

İlk Yorumu Siz Yapın

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir