Nasıl ayaza vurdum biliyor musun? Nereden bileceksin amına koyayım, benimki de laf işte. Karaya çekilmiş gemiler gibiyim, susuz yaz gibi, kara kitap gibi, lanet gibi, küfür gibi, hiçbir şeymiş gibi…
Benzetmenin anasını gavurlar kovalasın, yazdığının üç ay sonrasında eskiyen bir ortamda hatıralarına tutunup altı yıl öncesini anlatan boktan, sakız gibi uzayıp giden cümlelerin gereksiz yazarıyım. Tutunduğum her şey eskidi, çürüdü, bitti, gitti. Ne anlatacak imanım ne de inandıracak kimsem var artık
Şimdi sadece sataşıyorum, kafam güzelse ve yeterince aptalca bir şey bulduysam, ki malzeme bol. Ama dağılmadan, seçe seçe, kıvrıla kıvrıla, bilerek ve isteyerek ve ancak canım çektiğinde.
Yarım asır yaşadım ve yarım asır sonunda öğrendiğim şey şu; oğlumun din dersi öğretmeni benim gibi bir ateistin oğluna sabah namazının sünnetini, gerekliliğini, dualarını ve yapılış tarzını performans olarak ödev verdi ve benim yapabildiğim tek şey oğluma bak bu konuda sana yardımcı olamayacağım, sen istiyorsan araştır, öğren ve ödevini tamamla, ama bunu bensiz halletmen gerekiyor demek.
Eski karım, aleviyim ve dersten oğlumun muaf olmasını istiyorum diye söylememi önerdi. Hayır yalan söylemek istemiyorum, ben alevi de değilim dedim. Yarın itibariyle sınıf öğretmeniyle irtibata geçmek istiyorum, ama bunun on bir yaşındaki oğlumun hayatına olumsuz bir etkisinin olmasını da istemiyorum.
Hay sikeyim ya, çok karışık her şey…
İlk Yorumu Siz Yapın